Allah'ın İnsanlara Duyduğu Sevgi
Rab'bin İnsana Duyduğu Sevgi (Hz. İsa), Doğa ve Kutsal Kitap Rab'bin bize duyduğu sevgiyi gözler önüne serer. Göklerdeki Rab'bimiz bize sevinç ve yaşam vermektedir. Doğadaki harika ve güzel şeylere bir bakın. Bunların yaşayan tüm yaratıklara sağladığı mutluluğu ve ihtiyaçlarının karşılanışını bir düşünün.Güneş ve yağmur Yaradan'ın sevgisini dile getirir. Tepeler, denizler ve ovalar O'ndan bahseder. O, yaşayan her yaratığın günlük gereksinimini karşılar. Davut Peygamber Mezmurlarda Allah hakkında şunu yazmıştır:
"Herkesin gözü sende, Zamanında herkese yiyeceğini verirsin.
Elini açar.
Bütün canlıları doyurursun dileklerince."
(Mezmur 145:1516)
Allah, insanı kusursuz, kutsal ve mutlu bir biçimde yarattı.
Yaratıcının elinden çıktığında dünya çok güzeldi. Hiçbir şey yoz ve ölümlü değildi. Ama Adem ile Havva'nın Allah'ın sevgi yasasına karşı itaatsizlikleri, üzüntü ve ölüm getirdi. Ancak Allah, günah acılara neden olurken bile sevgisini gösterdi.
Kutsal Kitap, Allah'ın Adem ile Havva'nın itaatsizlikleri yüzünden yeryüzünü lanetlediğini yazar (Yaratılış 3:17). O, çalıların ve dikenlerin büyümesini sağladı. İnsanın yaşamına denenme ve zorlukların girmesine izin verdi. Bu zorluklar onların iyiliği içindi. Bunlar, insanın günahın olduğu utancın ve yıkımın üstesinden gelmesine yardımcı oldu.
Bu günahkâr dünya, tümüyle üzüntü ve acılarla dolu değildir. Doğanın kendisi bize ve ümit ve esenliğin haberlerini vermektedir. Kırlar çiçeklenmekte, dikenlerin arasında da güller çıkabilmektedir.
Her açan çiçeğin, her büyüyen çimenin üstünde 'Allah Sevgisidir' yazar. Güzelim kuşlar sevinç içinde Allah'ın bizim Rab'bimiz olduğunuanlatan şarkılar şakırlar. Rengarenk çiçekler havaya hoş kokularını salar ve Allah'ın derin sevgisini dile getirir. Ormanın ulu yeşil ağaçları bize Rab'bin kendi halkını mutlu etmeyi arzuladığını anımsatır.
Kutsal Kitap bize Allah'ın karekterini anlatır. Rab'bin bize sonsuz sevgisinden ve merhametinden söz eder. Musa Peygamber, "Lütfen bana görkemini göster" diye dua ettiğinde Rab, "Bütün iyiliğimi önünden geçireceğim" diye yanıt verdi (Çıkış 33:1819). Allah iyiliği kendisinin görkemidir.
Rab, Musa Peygamber'in önünden geçti. Ona, "... Yahve, acıyan, lütfeden, geç öfkelenen, sevgi dolu ve sadık olan RAB. Binlercesine sevgi gösterir, suçlarını, isyanlarını, günahlarını bağışlarım" dedi (Çıkış 34:67). Allah her zaman sabırlı ve lütufkârdır. Bize olan sevgisini sürekli göstermektedir (Yunus 4:2; Mika 7:18).
Allah, gökteki ve yeryüzündeki birçok anımsatıcı şeyle kalplerimizi kendisine bağlar. O, doğa aracılığı ile konuşur. İnsan kavrayabileceği en derin ve en yumuşak sevgiyle kendisini bize gösterir. Ancak tüm bunlar bile O'nun sevgisini tam anlamıyla dile getiremez.
Allah bütün bu anımsatıcı şeyleri gözümüzün önüne sermesine karşın, iyiliğin düşmanı Şeytan zihnimizi körleştirir. Şeytan, RAB'be korku ile bakmamızı ve O'nu katı affetmeyen bir Allah olarak görmemizi ister. İnsanların, RAB'bi merhametsiz, zalim bir yargıç olarak düşünmesi için çabalar. Şeytan, Yaradan'ın insanları cezalandırabilmek için her an onları izleyip hata yapmalarını beklediğini söyler. İsa bunun doğru olmadığını göstermek için insanlar arasında yaşadı. O, Yaradan'ın sonsuz sevgisini insanların görmesini istedi. Mesih İsa, RAB'bi dünyaya tanıtmak için gökten indi.
(Yuhanna1:18). (Matta 11:27). (Yuhanna14:8-9)
İsa bu dünyadaki görevi hakkında da şunları söyledi: "Rab'bin Ruhu benim üzerimdedir. Çünkü O beni, Müjde'yi yoksullara iletmek için meshetti. Tutsaklara serbest bırakılacaklarını, körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için, beni gönderdi" (Luka 4:18). İşte bu, O'nun göreviydi.
İsa iyi işler yaptı ve Şeytan tarafından hasta edilenlerin hepsine şifa verdi. Acıyla kıvranan tek bir kişinin bile kalmadığı köyler vardı. Çünkü İsa orada geçmiş ve hepsini iyileştirmişti.
Yaptığı işler, İsa'nın gökten gönderildiğini açıkça gösteriyordu. Yaşamının her anında sevgi, merhamet ve lütfun izleri görülmüştü. Yüreği insanlara karşı sevgiyle doluydu.
[post_ads]
İnsanlara yardımcı olabilmek için RAB'bin Mesih'i insan bedenine büründü. En fakiri, en düşkünü O'na yaklaşmaktan korkmadı. Küçük çocuklar bile O'na yaklaşmaktan korkmadı. Küçük çocuklar bile O'na yakın olmayı isterlerdi. Çocuklar O'nun kucağına çıkıp O'nun düşünceli, sevgi dolu yüzüne bakmaya bayılırlardı.
İsa sakınmadan, sevgiyle gerçeği dile getirdi. O, herkese karşı nazik, düşünceli ve kibardı. Hiçbir zaman kabalaşmadı, gereğinden fazla keskin bir kullanmadı. Kimseyi incitmedi. İnsanları zayıflıkları yüzünden suçlamadı. Her zaman sevgiyle gerçeği söyledi.
İmansızlık, günah ve ikiyüzlülükten söz ederken sesi kederliydi. Sevdiği şehir Kudüs'e bakarken gözleri yaşlarla doluydu. Kendisi, Yol, Gerçek ve Yaşam olmasına rağmen Kudüs O'nu kabullenmedi. İnsanlar Kurtarıcı'ya sırt çevirmişlerdi, ama O, onlara merhamet etti.
İsa kendisini memnun etmek için değil, diğerlerine olan ilgisi yüzünden yaşadı. O'nun gözünde herkes değerliydi. RAB'be ait olan herkese karşı şefkatli ve sevecendi. Onlara, kurtarılmaya muhtaç olan günahkârlar gözüyle baktı.
İsa'nın yaşamı bize O'nun kişiliğini de anlatır O'nun yaşamı aynı zamanda RAB'bin kişiliğini de yansıtır. RAB'bin göksel sevgisi Mesih aracılığıyla bir nehir gibi bize akmıştır. Şefkatli ve merhametli olan Kurtarıcı İsa, "insan bedeni alan" RAB'di (1. Timoteous 3:16) İsa bizi kurtarmak için yaşadı, acı çekti ve öldü. O, biz sonsuz sevinci paylaşalım diye "elemler adamı" günahlarla çürümüş, ölüm gölgesiyle kararmış bir dünyaya gelmesine izin verdi.
Allah, biricik Mesih'inin yanından ayrılmasına ve meleklerin tapınışından yoksun kalmasına, acı çekmesine, utanç duymasına, nefret edilmesine ve ölümüne izin verdi. "Oysa, bizim başkaldırılarımız yüzünden onun bedeni deşildi, bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza O'na verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk." (Yeşaya 53:5)
Çöldeki İsa'ya bakın! Golgota'da çarmıha gerilişini seyredin! İşte orada, RAB'bin kusursuz Mesih'i günahlarımızı kendi üzerine aldı. O, RAB'le birdi. Çarmıhta insanla RAB arasındaki günahın yarattığı uçurumu hissetti. Bu, O'nu acıyla haykırmaya itti. "RAB, RAB beni niçin terk ettin?" (Matta 27:46). O, günahın en büyük kötülüğünün, kişiyi RAB'den ayırmak olduğunu biliyordu. Günahın yükü O'nun kalbini parçaladı.
Mesih İsa, Allah bizi sevsin diye canını vermedi. Allah bizi kurtarsın diye de ölmedi. Hayır, kesinlikle hayır! "Çünkü RAB dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Mesih'i verdi" (Yuhanna 3:16).
Mesih'in bizim için ölmesinden dolayı Babamızın bizi sevdiği doğru değildir. Bizi sevdiğinden ötürü Allah, Mesih'i ölsün diye bilerek gönderdi, çünkü önce O bizi sevdi. Mesih sayesinde Allah'ın sonsuz sevgisini bu günahkâr dünyaya akıttı. "Allah, dünyayı Mesih'te kendisiyle barıştırdı" (2. Korintliler 5:19). RAB, Mesih'le birlikte acı çekti. Baba RAB, İsa'nın Golgota'da çektiği acı ve çarmıhtaki ölümüyle, bizleri günahtan kurtarmanın bedelini ödedi.
İsa, "Canımı, tekrar geri almak üzere veririm. Bunun için Baba beni sever" (Yuhanna 10:17) dedi. Yani, "Benim Babam beni sever, çünkü sizleri kurtarmak uğruna canımı feda ettim Günahlarınızı üstlenerek sizin yerinize öldüm. Bunu yaptığım için Babamı hoşnut ettim. Allah adil ve doğru olduğu için bana inanan günahkârı kurtarır."
Yalnızca Allah'ın Mesih'i bedeli ödeyerek bizi günahlarımızdan kurtarabilir. Yalnızca Baba ile bir olan İsa bize RAB hakkında seslenebilir. Yalnızca O, RAB'bin insanlara duyduğu sevginin ne denli çok, ne denli derin olduğunu bilebilir. Baba'nın günahkârlara duyduğu sevgiyi ancak Mesih İsa'nın bizim için yaptığı büyük fedakarlık sayesinde anlayabiliriz. "Çünkü RAB dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Mesih'i verdi" (Yuhanna 3:16). RAB, Mesih'i insanların arasında yaşaması, onların günahlarını üstlenip ölmesi için gönderdi. RAB, Mesih'i'nu bu dünyaya verdi. Mesih, bizim ne hissettiğimizi, neye ihtiyacımız olduğunu biliyordu. O RAB'le birdi, ama bizden biri oldu ve daima da bizlere bağlı kalacak. "... İsa onlara 'kardeş' demekten utanmıyor" (İbraniler 2:11). İsa Mesih kurbanımız ve insan bedeninde Rab'bin tahtı önünde bizim adımıza konuşan kardeşimizdir. Sonsuzluklar boyunca bizden biri olacaktır. O, İnsanoğludur.
İsa tüm bunları bizi günahın yıkıntısından kurtarmak için yaptı. O, RAB'bin sevgisini yansıtmamızı ve kutsal bir yaşamın sevincini paylaşmamızı ister.
Göksel Baba'mız günahımızın bedelini ödenmek için Mesih'i verdi. O, ağır bir ücret ödedi ve büyük bir fedakarlıkta bulundu. Böylesine büyük bir bedel, bize Mesih aracılığıyla ne olabileceğimizi anlamamıza yardımcı olmalıdır.
Elçi Yuhanna, RAB'bin sevgisinin ne denli engin, derin ve geniş olduğunu gördü. Bunun Hakkında konuşmayı istediyse de, bu sevgiyi tam olarak tarif edebilecek kelimeleri bulamadı. Şöyle dedi:
"Bakın, 'RAB'in çocukları' çağrılalım diye Baba bizi ne denli çok sevdi' (1.Yuhanna 3:1). Bize ne büyük değer verilmiştir!
Günah işleyerek Şeytan'ın kulları olduk. Mesih'e ve O'nun bizim için öldüğüne iman ederek de RAB'bin çocukları oluruz. Mesih biz günahkârlara yardımcı olabilmek için insan bedeni aldı. O'na ait olduğumuzdan ötürü bizler 'RAB'bin çocukları' adına layık görüldük.
O'nun sevgisi hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Göksel Krallığın çocukları olmak ne eşsiz bir vaat! O'nun, kendisini sevmeyen bir dünyaya karşı duyduğu büyük sevgi hakkında düşünmek ne güzel bir şey!
RAB'bin sevgisini düşünmek bizi alçakgönüllü kılmaktadır. Bu düşünce, İsa'nın ölümünde de gösterildiği gibi düşüncelerimizi RAB'be yaklaştırmaktadır. RAB'bin karakterini incelediğimizde, O'nun merhametini, bağışlayıcılığını ve sevecenliğini açıkça görebiliriz. Aynı zamanda adaletini ve doğruluğunu da görürüz. O'nun sonsuz sevgisi ve merhametiyle ilgili pek çok kanıt görürüz. RAB'bin bu özellikleri bir annenin itaatsiz çocuğuna karşı gösterdiği şefkatten çok daha büyüktür.
[post_ads_2]
YORUM