Ebdal Kumral ve Hızır Aleyhisselam, Osmanlıların kuruluş yıllarındaki manevi erlerden biri de Ebdal Kumral'dır. Manevi ikramlarla donatılmış bir al ehlidir. Bir gün Ermeni derbenti denen mevkide Hızır Aleyhisselam'la karşılaşır.
Hızır Aleyhisselam Osman Gazi'yi kastederek:
-O yiğidin istikbali çok parlak der,
-Var bul onu ve müjdeyi ver!
Ebdal Kumral:
-Nasıl bir müjde?
-Yakında rüyasını görür.
-Sırrı bileydik, tabirini yapardık.
-Tabir Şeyh Edebali'ye yakışır.
Diyen Hızır Aleyhisselam ortadan kaybolur. Ebdal Kumral, hemen dergâha koşarak durumu hocası Şeyh Edebali'ye anlatmayı ister. Vardığında sohbet başlamıştır. Bir köşeye sokulur,diz çöker. Ebdal Kumral durumunun heyecanını henüz üzerinde atamamış halde çevresine bakınırken Osman Gazi'nin de orada olduğunu görür. Genç mücahid kelimesini kaçırmadan şeyhini dinlemektedir...
"Toprağa bağlanın!"
Edebâlî Hazretleri:
"Toprağa bağlanın!",
"Su kullanın, ağaç dikin, bahçelerinizi elden geçirin." (Bunlar bu coğrafyada kalıcı olduklarına dair işaretlerdir)
"Fukaraya sahip çıkın, âlimlere hürmet edin..."
Ve bir sır fısıldar:
-Heybetli görünmek isteyen, Kur'an okusun!
Gecenin ilerleyen saatlerinde Osman Gazi el öper, müsaade ister, Edebâli hazretleri gözlerini kısar, geceyi dinler. Sonra nedendir bilinmez "Sabah ola hayrola" der, gelin kalın burada!...
Bu diyarda ona itiraz ne mümkündür. "Başüstüne" der, baş eğerler.
YORUM